Sarhoş Atatürk konusunda Yılmaz Özdil’e Cevap
***
Yılmaz Özdil bir köşe yazısında özetle şöyle diyor: “Türkiye’yi kuran M. Kemal Atatürk’e sarhoş diyenlerin memleketi ayık kafayla nasıl yönettiği ortada.”
Şu slogana bakar mısınız? Bu tür nefse hoş gelen ve aldatıcı sloganların neden atıldığını evvelce yazmıştım.[1] Yazının sonuna, dipnotlar kısmına bağlantıyı ekledim, oradan okuyabilirsiniz. Neyse, konumuza dönelim…
Anlaşılan Özdil, “bir deli kuyuya bir taş atmış, kırk akıllı çıkaramamış” atasözünden habersiz veya ne anlama geldiğini bilmiyor.
Evet, burada dolaylı da olsa M. Kemal Atatürk’ün sarhoş olduğu kabul ediliyor. Zaten Türkiye ile ilgili kararlar M. Kemal Atatürk’ün meşhur rakı sofrasında veriliyordu.
Rakı masasında, yani sarhoş kafayla kurulan bir devleti dünyada hiçbir akıllı insan gerektiği gibi yönetemez. Zira sarhoş kafayla kurulan bir devletin temel esasları, sağlam olamaz… Akıllı insan işi değil çünkü, olamaz da… Sağlam olmayan bir temele de bina inşa edilemez. Ufak bir sarsıntıda yıkılır, yerle yeksan olur.
M. Kemal Atatürk rakı masasındaki kafayla, Ingilizler’in çizdiği “düzlük” değil de “dağlık” araziden geçen, dolayısıyla Türkiye’nin güvenliğini tehdit eden Türkiye-Irak sınırını bir emir eri gibi selam çakarak kabul ederse; oradan Türkiye’yi tehdit de ederler, saldırıp canınızı da yakarlar, ananızı da ağlatırlar. Terörün onyıllarca bitmemiş ve bitirilememiş olması, Türkiye’nin sarhoş kafayla kaygan zemin üzerine kurulmuş olmasından kaynaklanmaktadır. Sorunun köküne inilmedikçe ve bu güzel ülkemizi sağlam temeller üzerine kurmadıkça bunun çözülmesi mümkün görünmüyor.
M. Kemal Atatürk rakı masasındaki kafayla, okullarda din dersini kaldırırsa; toplum, içinden çıkılmaz bir manevi boşluğa itilir ve kendi çıkarlarını toplumun çıkarları üzerinde gören ehil olmayan yöneticiler başa gelir.[2]
M. Kemal Atatürk rakı masasındaki kafayla, muasır medeniyete ulaşmak için şapka inkılabı yapar ve hatta, “Bu serpuşun adına şapka denir. Redingot gibi, bonjur gibi, smokin gibi, frak gibi, işte şapkamız! Isterseniz bildireyim ki, bu kadar yüksek ve önemli bir sonuca varmak için, gerekirse bazı kurbanlar da verelim!”[3] derse; kafada beyin yerine şapka taşıyan bir toplum oluşur ve bunun kaçınılmaz sonucu olarak eller gider aya biz de kalırız yaya. Böyle bir toplumun aşırı sıcaklardan korunmak için de şapka giymesine gerek yok, çünkü bu anlayışla şapka giyilen yerde güneş doğmaz.
M. Kemal Atatürk rakı masasındaki kafayla, Allahu Teala’nın “Kısasta hayat var” diyerek katiller hakkında farz kıldığı “Kısas” yerine Italyadan ceza kanunu alırsa; bu ülkede cinayetlerin ardı arkası kesilmez.[4]
M. Kemal Atatürk rakı masasındaki kafayla, Allahu Teala’nın hırsıza uygulanmasını öngördüğü ceza yerine Italyadan ceza kanunu alırsa; “yıllarca eşşek gibi çalışacağıma, büyük bir soygun yapar ve birkaç yıl paşalar gibi yattıktan sonra paraları yerim” zihniyetindeki insanlara kapı aralanır ve hiçbir akıllı idareci bu toplumda huzuru hakim kılamaz.[5]
M. Kemal Atatürk rakı masasındaki kafayla, toplumun dilini – lisanını tahrip eder ve geçmişiyle bağını koparırsa; toplumun yöneticileri geçmişten ders alıp geleceklerini tayin edemezler. Böylece toplumun geleceğini diğer devletler tayin eder ve bunun anlamı “fiilî işgal”den daha tehlikeli olan “zihnî işgal”dir. Zira zincir ellere değil; beyinlere vurulmuştur. Herkes hür olduğunu zannedebilir, lakin “En büyük cehalet, cahil olduğunu bilmemektir” derler, fakat ben bunu değiştiriyorum ve; “En büyük esaret, esir olduğunu bilmemektir” diyorum.[6]
M. Kemal Atatürk rakı masasındaki kafayla, ırkan Türk olmayan çocuklara okullarda zorla “Türküm…” diye andımızı okutursa, dilini yasaklarsa, onları ötekileştirirse, ufak bir huzursuzlukta o insanların başına gaddarca bombalar yağdırır ve mağaralarda yakarsa; o insanlar sizinle yaşamak istemez, dağa çıkarlar ve kardeş kanı akar. Terör olur, anarşi olur. Böyle bir ülkeyi yönetmek deveyi iğne deliğinden geçirmekten daha zordur.
M. Kemal Atatürk rakı masasındaki kafayla, Kurtuluş Savaşı’nda yunanlılar için “şapkalı gavurlar geliyor” diyen müslüman milletin başına bu şapkayı geçirir ve karşı çıkanları da barbarlara mahsus bir surette asıp keserse; mağdur olan insanların akrabaları devlete düşman olur ve böylece onları sorunsuz bir şekilde yönetmek mümkün olmaz.
M. Kemal Atatürk rakı masasındaki kafayla, “yurtdışından gemilerle” getirilen kullanılmış şapkaların, aç ve sefalet içindeki halka yüksek fiyatlarla satılmasını ve böylece yerli sermayenin yabancıların-emperyalistlerin ve yahudi Vitali Hakko gibilerin eline geçmesini önleyemezse; “biz museviler patronuz, siz işçisiniz”[7] diyen Vitali Hakko’nun oğlu Cem Hakko’ları yönetmek şöyle dursun, onlar tarafından yönetilen bir kukla olma olasılığı oldukça yüksektir.
Ayrıca M. Kemal Atatürk yalnızca kendisi içmiyordu… M. Kemal’in hizmetçisi Cemal Granda, anılarında, M. Kemal Atatürk’ün kendisine şöyle dediğini anlatıyor:
“Rakı, şarap, ne varsa hepsini halka dağıt… Bana da bir şişe bırak.”[8]
Vatandaşlarını beyni uyuşturan, aklı örten ve binbir türlü rezalete, örneğin tecavüz, cinayet vesaire gibi şiddet olaylarına sebebiyet veren, toplumun en sağlam dayanağı olan ahlakın düşmanı bir maddeyi içmeye teşvik eden bir adamın kurduğu ülkeyi gerektiği gibi yönetmek; “olmayacak duaya amin demek”ten başka bir şey değildir.
Anladın mı Yılmaz Özdil?
Anlayabildin mi?..
Ama nerde sizde o anlayış? Sizler “Hakimiyet Kayıtsız Şartsız Milletindir” şeklinde slogan attığınız halde, millete; koyun sürüsü, aptal, cahil, göbeğini kaşıyan adam, bidon kafalı demiyor musunuz?
Ülkemiz, Allahu Teala’nın belirlediği yol ve yöntem ile yönetilmelidir. Biz Allah’tan razı olursak, O da bizden razı olur.
Binaenaleyh, bu rejim temelden yıkılmalıdır… Yıkılması zorunludur ve Allahu Teala’nın izniyle yıkılacaktır da, bu böyle biline…
**********
DIPNOTLAR:
[1] Evvelce yazdığım yazı için bakınız;
[2] Din derslerinin nasıl kaldırıldığı ve acı neticeleri için bakınız;
[3] M. Kemal Atatürk’ün alıntıladığımız sözleri ve yapılan şapka zulmü için bakınız;
[4] Kısas hakkında ayrıntılı bilgi için bakınız;
[5] Allahu Teala’nın Kur’an’da bildirdiği hırsızın cezası hakkında ayrıntılı bilgi için bakınız;
[6] Bu konuda daha fazla bilgi için bakınız;
[7] Cem Hakko’nun sözleri için bakınız;
http://atomic-temporary-34931856.wpcomstaging.com/2012/06/19/cem-hakko-kinini-kustu/
[8] M. Kemal Atatürk’ün halka içki dağıttırdığına dair tafsilat için bakınız;
**********
Kadir Çandarlıoğlu
*
Alıntılarda şu şekilde kaynak belirtiniz:
http://www.belgelerlegercektarih.com
*
*
Belgelerle Gerçek Tarih 
Bir Cevap Yazın