Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi, M. Kemal Atatürk’ün foyasını ortaya çıkardı

Published by

on

Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi, M. Kemal Atatürk’ün foyasını ortaya çıkardı

*

Resimleri orjinal boyutunda görmek için üzerlerine tıklayınız

Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi merhum (Allahu Teala rahmet eylesin)

***

İşte Mustafa Kemal!…

İlk başta, İstanbul’daki tâbi olduğu hükümetten aldığı resmî memuriyetten başka, Padişah’ın verdiği hususî fermanla Anadolu’da kuvvet ve nüfuz kazandıktan sonra emanete hiyanet etti ve kendi namına harekete başladı. Yani Padişah’ı aldattı. Tâbi olduğu hükümeti aldattı. Onları da ayağının altına aldı. Şimdi hiç sıkılmadan o Padişah’tan kaptığı hükümet ve devletin başına geçmiş oturuyor. Ve hiyaneti, Padişah’a ve sâir, aldattığı adamlara atfediyor…

…İşte memleketin dinini, hilâfetini, hanedanını, tarihini ve hatta aile hayat ve âdabını çiğnerken, bu adamın memleketten ve ahaliden aldığı bu en büyük şeyler mukabilinde onlara gösterdiği tavizler nedir diye araştıracak olursanız, darağaçlarından başka mühim ve müspet bir şey bulabilir misiniz? ….

…Onun için diyoruz ki Mustafa Kemal sayesinde memleketin bütün varlıkları yıkılmış, dümdüz olmuş ve orada yükselmiş görünen ne varsa darağacından ibaret bulunmuştur. Estağfirullah, evet, darağaçları ile beraber eller yukarı kalkmış, hatta ayaklarda!…

…Müslümanlık iddia eden adamlardan şimdi belki öyleleri vardır ki Mustafa Kemal’in böyle ölçüsüz sözlerle Allah’ı beğenmediğini çok görmez de bizim Mustafa Kemal’in sözlerini beğenmeyerek tenkit edişimizi çok görür. Yani Allah’tan korkmaz da Mustafa Kemal’den korkar. Biz de öyle müslümanların hem aklına hem de müslümanlığına şaşarız…

…Tıpkı hilâfet meselesinde olduğu gibi başta din kuvvetinden de istifade ve yardım sağlamaya sıcak bakılmış ve ardından bir sağdan geri hareketle Türk’ün dini, şeriatı, uleması kılıçtan geçirilmeye başlanmıştır. Türk milleti bu kahpelikleri unutursa dünyanın en aşağı milletidir….

….Herif yaptığı işleri İslam âlemine ve İslam ulemâsına hiç sormuyor, lakin onlar İslam dininden ziyade bir türedinin hareketlerine tâbi imişler gibi arkasından te’vil yetiştirmeye çalışmaktan, bir defa da “Dur bakalım, ne yapıyorsun?” demeye vakit bulamıyordu.

İslâm’ın hükümet ve hilâfetini herifin istediği şekle sokmak için böyle çapraşık te’viller bulmaya hacet ve zaruret nereden hasıl olmuştu?

Yoksa İslam dini ile oynanabilir de Mustafa Kemal ile oynanamaz mı?

Yani İslam dininin semadan nazil olmasından daha önemli olmak üzere bu adam da gökten zenbil ile mi inmişti?

İzmir’i fethetmiş imiş, fethetmeye yetişmeyeydi! Çünkü onu bir İslam fatihinin takip ettiği fikir ve gaye ile fethetmedi. Şark’ta Müslümanlığı yıkmak ve Avrupalılık mefkuresini muzaffer kılmak için fethetti….

….Eğer İslam âlemi ve İslam uleması, ta iptidasından yanlışlıkla İslam kahramanı sandıkları Mustafa Kemal’den, İslam’ın şearine ve hilâfetinin hukukuna taarruz tarzında aykırı hareketler ve fena alâmetler görülmeye başladığı dakikadan itibaren bu herife karşı İslam dininin icap ettiği vaziyeti takınsaydı şimdiki gibi iş işten geçmeden, Türkiye’nin dini ve İslam âleminin hilâfeti hâk ile yeksan edilmeden vazifelerini idrak ve ifa etmiş olurlardı….

….Din düşmanlarına karşı elimizi kolumuzu harekete geçirmeden evvel zihnimizi harekete geçirmekte bu kadar zahmet çeker ve bu kadar geç kalırsak, onlarla bizim başa çıkabilmemiz mümkün ve mutasavver değildir.

İşte içimizdeki İslam dini düşmanlarının bütün maskeleri yüzlerinden düştüğü ve şapkalarına varıncaya kadar açıklık kazandığı bir zamanda yazdığım eserlerimin birçok sayfalarını hâlâ Kemalistlerin dinsizliğinde şüphe eden Müslümanların!!! şüphelerinin izalesine ait delil ve vesikalarla doldurmak mecburiyetinde kalmalı mı idim?

Böyle adamların ahiretteki vaziyetini Cenabı Hakk şu âyeti kerîme ile beyan buyuruyor:

“Ve “Şayet kulak vermiş veya aklımızı kullanmış olsaydık, (şimdi) şu alevli cehennemin mahkûmları arasında olmazdık.” diye ilâve ederler.” (Mülk/10)

Kemalistlerin, hükümeti hilâfetten ayırırken dinden de ayırmış oldukları gerek mantıkî gereklerde ve gerek din ile dünyayı veyahut din ile siyaseti ayırmak gibi yarı açık, yarı kapalı tabirler altında kendi itirafları ile tamamen sübût bulduktan (sabit olduktan) sonra bunun mahzurlarının da o kadar büyütülecek bir şey değilmiş gibi sayıldığını görüyor ve Kemalcilerin İslam dinine yönelik suikastına karşı bu derece mütegafil davranan İslam âleminin dalgınlığından me’yus (ümidsiz, kederli, ye’se düşmüş) oluyordum.

“Begâfiller, dünyadan ve siyasetten ayırdığınız dini ahirete mi gönderiyorsunuz?” diye bağıran bir müslüman sesi duyulmaması ne kadar gücüme gidiyordu.

Dünyayı ve siyaseti, yani hükümeti dinin müdahalesinden kurtaracak, dini, hukuk-u medeniye ve siyasiyesinden iskat etmiş (düşmüş, hükümsüz kalmış) olan bir memlekete, Dâr-ı İslam denebilir miydi?

Başı şeriata bağlı olmamak üzere müteşekkil bir hükümet, İslam hükümeti olamayacağı gibi, o hükümet bir ecnebi hükümet değil de, halkın, milletin kendi kendine teşkil ettiği bir millî hükümet ise, öyle bir milletin de kişilerce isimleri Ahmed, Mehmed olmasına rağmen, İslam dini ile ilgilerinin, hükümetleri vasıtasıyla toptan kesilmiş olması zarurî idi.

Yalnız bu hallere karşı içinden kan ağlayan ve elinden bir şey gelmediği gibi memleketinden hicret imkanını da bulamayan halkın güçsüzleri için bir mazeret hakkı kalıyor.

Fakat bunlara bedel Türkiye dışında, Ankara hükümetinin din ve dünyayı birbirinden ayırmaya ve bu suretle dini ahirete bırakarak dünyadan vücudunun izalesine matuf icraat ve kararlarındaki cinayeti Mustafa Kemal’in hatırı için kapatmaya veya hafif göstermeye çalışan müslümanların!!! ve bilhassa akıllılarının vaziyetleri, İslâmî kaideler nokta-i nazarından pek tehlikeli bir halde bulunuyordu.

Demek ki herif, Anadolu’nun ortasında kurduğu dinsiz hükümetle, bir taraftan 600 seneden beri ve belki daha fazla bir müddetle İslam dinine göğsünü kale yapan bir milleti toptan ilhada sevk ederek din ve dünyalarını tahrip ettiği gibi, bu icraatı kendilerine tasdik ettirdiği uzaktaki müslümanların dinî vaziyetlerini de tehlikeye sokarak onlara da az zararı dokunmuş olmuyordu…

…İşte ey okuyucu!

Mustafa Kemal’in inkılâplarının geçirdiği bu devirleri ve merhaleleri sakın unutma ki bu oyunların ne acaip yollardan geçerek şimdiki uğursuz ve çelişik neticelere vasıl olduğunu (ulaştığını) anlayabilesin…

….Koca kahramanlar!, bir taraftan hilâfet hükümetini ve bizzat halifeyi İngilizlere satılmış göstermekle lekelemeye çalışırken asıl kendileri devletin hilâfetini, İslam kanunlarını, milletin dinini ve tarihini İngilizlere, Fransızlara ve İtalyanlara satmışlar.

Memleket satmak iftirasıyla kıyas kabul etmeyen bir hakikat olmak üzere kendileri memleketin ruhunu ve namusunu satmışlar.

Ev satmakla evin haremindeki namusu satmaktan hangisi daha ağır bir alçaklıktır?

Özellikle halife ve hükümet hakkında, memalikini (memleketlerini) İngilizlere sattılar diyerek Mustafa Kemal şirketinin yaptığı hokkabaz yaygaraları akıl ve mantığın kabul edemeyeceği ve hilâfetin sübûtuna şahit olduğu bir müfteri efsanesi mahiyetinde bulunduğuna nazaran bu müfteriler; memleketin namusu ile beraber milletin akıl ve mantığını da yok pahasına satmışlardır. Öyle olmasa para ile satın aldıkları Türkiye’den İngilizleri hangi kuvvet çıkarabilirdi?….

İki paralık Mustafa Kemal kuvvetinin baskısına boyun eğerek İngilizlerin, Fransızların ve sâir devletlerin İstanbul’dan çekilip gitmelerini ancak Kemalistlerin idam ettiği Türk aklı kabul edebilir.

Kemalistlerden biraz para ile, daha ziyade zorla aldıkları Musul’da bakınız İngilizler nasıl yerleşmiş oturuyorlar!

Denizlerin hakimi olan İngiliz’in elinden iç karadaki Musul’u kurtarmaya kadir olamayan Kemalist kuvveti, açık boğazların bitişiğinde bulunan İstanbul’u nasıl kurtarabilirdi?

Acaba İngilizler İstanbul’u bırakıp giderken onu kendilerine satan adamlardan paralarını geri almaya da vakit bulamamışlar mıdır?

Bu sıralarda başbâyi’ Halife Vahidüddin de hazır Türkiye dışında bulunduğuna nazaran İngilizler, paralarının karşılığında rehine olarak kendisini niçin zabt ve tevkîf etmediler?

Diğer İ’tilâfcı bâyi’ler de İstanbul ve Türkiye kıymetindeki İngiliz liraları ceplerinde bulunduğu halde İttihat ve Terakki firarileri gibi Avrupa’nın lüks şehirlerinde ve mükellef otellerinde safa sürmeyi bırakıp da Arabistan çöllerinde ve Balkan kayalıklarında oturmak istemeyi neden tercih ettiler?

…Hangi tarafa bakılsa sokak politikacılarının süprüntü propagandalarından ibaret olduğu görülen iftira tozu dumanı arasında dinini, namusunu pazara çıkardıkları Türk milletinin “memleketini satmak efsaneleri” ile de akılları üzerlerine heva oyunu oynayan hokkabazların oyunlarının mahiyeti Türkiye’de ve İslam âleminde tamamen anlaşıldıktan sonra; hâlâ bu oyunu ara sıra tekrar etmekten utanmayan kalemi ve vicdanı nasırlaşmış yazarlar Türkiye’de bulunduğu gibi Türk milletinin aklı üzerinde oynanan bu hava oyunlarının Türkiye dışındaki komisyoncu şubeleri de gazete adı verdikleri kepazelik yaftaları ile daima bu hava ve iftira oyununu tekrar ederek mültecilerin arkasından “Vatanlarını satanlar” diyerek ürerler…

…Türk milliyetinin miyarını, Müslüman Osmanlı ve Selçuklu Türklerinden alarak onlardan evvelki putperest ve yahut en sonraki hevâperest ve zenperest Türk’ü kaale almayışım, Türk’ün tarihindeki şan ve şerefinden bugün elde mevcut lisanına kadar nesi varsa hepsinin Müslüman Türk devirlerine ait olduğundandır.

En eski Türk’ün, Bozkurt Masalı’ndan başka bir şeyi olmadığı gibi yeni Türk’ün millî övgü ve eserleri adına bir Frenk şapkası ile bir Latin hurûfu ve bir de İsviçre Kanunu vardır…

…Kanun-u Esasî’nin başına, devletin dinini yazmaktan maksat da devleti teşkil eden milletin, kendisinin kıymet ve muhafazasına, memleketin muhafazası kadar ve belki daha fazla önem verdiği mukaddesatının başında dininin bulunduğunu hükümete anlatmak ve ona göre hareket etmesi için hükümeti taahhüt altına almaktır.

Şimdi milletle hükümet arasındaki esas mukavelenameden din maddesinin kaldırılmasına razı olan Türk milleti, millî maksatları arasından dini çıkararak, nazarında kıymet ve ehemmiyeti kalmadığını kabul etmiş ve hükümeti de artık dinine hürmet ve riayet mecburiyetinden âzâde bırakmış oluyor.

Demek ki Kanun-u Esasî’de mevzubahis olan devletin dini, hakikatte milletin dinidir. Ve onu yürürlükten kaldırmak, milletin dinini yürürlükten kaldırmaktır.

Dini hakkında bu düşüşü kabul eden millet nasıl dinli kalabilir? …

…Meselâ hükümet, dünkü gün camilerin bir kısmını fazladır diyerek yıktığı gibi yarın da bir bahane ile kalan camilerde cemaatla namaz kılmayı yasaklasa din kaydı ile mukayyet olmadığını kabul ettiği hükümetine karşı milletin bir şey demeye hakkı olamaz. Çünkü hükümetin mukayyet olmadığı hususlarda istediğini yapmaya mezun olması lâzım gelir…

…Dinin dünyadan, bir başka tabirle, hükümet ve siyasetten ayrılmak meselesini çıkaranlar İslam dinine en kestirme yoldan suikast etmek istemişlerdir.

Müslümanlığın kuyusunu kazmak için düzenlenen Kemalist kaziyyesinin en müthiş kısmını bu nokta teşkil ettiği halde bunu haddizatında Müslümanlığa sığar bir şey gibi göstererek Müslümanların gözüne perde çeken gizli din düşmanları bizim aramıza girmiş, teker teker millet fertlerini dinsiz yapmak müşkil olacak ve uzun sürecek, belki de dinsizler üzerine tehlike davet edecek olduğundan böyle yapmaktan ise hükümeti dinsizleştirip bundan halkın dinine zarar gelmez dersek, sonra dinsiz hükümet de, milletin dininin icabına bakar demişlerdi.

Bu açık dönme dolabın anlaşılmayacak neresi var?

Dindar ahalinin başına dinsiz hükümeti niye dikiyorlar?

Böyle bir hükümeti hâlâ müslümanlık davasında bulunan millet kabul etse bile Müslümanlık kabul eder mi?

Yok, yok!…

İslam dini kendisini tanımayan hükümeti tanımak gaflet ve zilletinde bulunamaz…

…Türkiye’de devletle dini ayıranlar, dine inanmadıklarından, düşmanlıklarından ayırdılar. Onlara bir diyeceğimiz yok. Fakat İslam dinine inanmakla beraber din ve devlet ayırımına İslam’ın müsaade edebileceğini sananların da, müslümanlığı hiç bilmediklerine hükmetmek lâzım gelir…

…Bir kere “devlet” ve “hükümet” tabirleri birbirinden farklı olarak “devlet”e halk dâhil olduğundan başka, farz ve takdir olarak mezkûr Anayasa maddesindeki “devlet” ten “hükümet”, mânâsı kastedilmiş olsa bile “millî hükümet”, “halk hükümeti”, “cumhuriyet hükümeti” adları bile, özellikle böyle millete izafe edilen bir hükümetin açıktan dinsizliğini ve müslüman hükümeti olmadığını îlân etmesi üzerine de onu hâlâ kendisine hükümet ve metbu’ tanıyan ve onun din kanunları yerine kasten ikâme ettiği dinsiz kanunlara rızası ile itaat eden millet, teker teker kişiler itibariyle değil de toptan irtidat etmiş olacağı gibi dindar millete dinsiz millî hükümet teşkil etmelerini tecvîz ve tavsiye eden dışardaki tevilci Müslümanların kendileri bile içerdeki milletle beraber dinden çıkmış olurlar ki bunu kabul etmemek küfür inadı değilse, budalalığın en son derecesidir.

Milletin dini varmış da kendisi muzâf olmak üzere niye dinsiz hükümet teşkil etmiş?

Millî hükümet, milletin mümessili olduğuna nazaran dindar millet nasıl olur da kendisine dinsiz mümessil tayin ederek kendi namına ve kendi üzerine dinsizce icrâ-i ahkâm olunmasını kabul eder?

Bu açıktan açığa küfre rızâ değil midir?

Hükümetim benim üzerimde ahkâm-ı diniye ile hükmetmesin de başka ahkâm ve kanunlarla hükmetsin; ben üzerimde şeriatın, yani Allah ve Rasûlü’nün hâkim olmasını istemem demek, ne demektir?

Mesele bu kadar açık olduğu halde her havaya uyan ve dinlerini kendilerine oyuncak yapan yalancı müslümanlar, zırva tevili tarzındaki sözlerle Kemalistlerin savunuculuğunu ve yalancı şahitliğini yapmakta devam ediyorlar.

Siirt Mebusu’nun teessüfle hikâyesine nazaran baksanıza Avrupa’da Kemalistler’in dinsizliğine inanmayanlar varmış ki Kemalistler “hâlâ yaranamadık” diyerek en ziyade buna kızıyorlar. Acaba onlar da beriki müslüman avukatlar gibi ahmak oldukları için mi inanmıyorlar? Yoksa bu da Kemalist küfrünün dünyada bile hüsranını gösteren ilâhî bir hüküm mü?…

…İslam dinini ayaklar altına aldığı gibi İslam ulemâsını da tekmelerle susturarak pabuç hırsızına çeviren bugünkü Türkiye’yi hem de dinî ve şer-i bir dille savunmaya ağzı varan ulemanın hâlâ bu fena dünyada bulunduğunu ve insan sıfatıyla insanlar arasında gezdiğini gördükçe ruhsal alçaklığın bu derecesine karşı hayretten nefrete, nefretten hayrete düşmekle yüreğimin hızını alamıyorum…

**********

KAYNAK:

“es-seyfü’l-meslûl fevka rikâb-ı a’dâyi’l-İslâm fi Ankara” (Ankara’daki İslam düşmanlarının ense kökündeki, kınından sıyrılmış kılıç) Şeyhülislam Mustafa Sabri, Hilafet ve Kemalizm.

**********

Kadir Çandarlıoğlu

**********

“Belgelerle Gerçek Tarih” isimli 792 sayfalık çalışmamızı ücretsiz indirebilirsiniz:

http://www.mediafire.com/?vgk9k8cozdpy7ez

*

Alıntılarda şu şekilde kaynak belirtiniz:

http://www.belgelerlegercektarih.wordpress.com

*

*

20 responses to “Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi, M. Kemal Atatürk’ün foyasını ortaya çıkardı”

  1. nedret turgut Avatar

    Şahsım adına şunu yazmak isterim.Dinimi, tanıma ve uygulama yolunda nacizane gücümce,aklım yettiğince arayışlar da bulunurken 1 cemaat ve 1 de tarikat toplumuna girdim malesef bana yetmedi içerikleri sanki hep çıkar gözetiyordu ben yetemedim ve onlarla ölçüşemedim.Bu topluluklarda atatürkle alakalı sizin yazdıklarınızla örtüşen söylemler ,savlar duydum,şaşırdım,araştırdım ve kiminin atatürkün astırdığı din adamlarının birer ajan olması olasılığından astırdığı iddia ediliyordu araştırdım ,yanlışım olabilir geçmiş zaman bir internet sitesinde 1780,li yıllarda ingiliz kraliyetinin askerlerinden birini önce arap İslam ülkelerinden bir ülkede İslam dersi aldırdığı sonrasında o asker saudi arabistana gönderiliyor ve bugünkü vahhabilerin oluşmasını sağlıyor ve istanbula geçiyor dediğim gibi geçmiş zaman tam hatırlıyamıyorum.Bütün bunları araştırırken açıkçası benim gibi cahile çok ağır geliyor çünkü anlama zorluğu çekiyorum.Sonra oturdum düşündüm eğer HAK DİNİ İSLAMSA ve İSLAMIN kayide ve kurallarında emir ve farzlarında kılık kıyafet tarif edilmişse ve birileri ALLAHIN kanunlarını hiçe sayarcasına değiştirip kanun yapmışsa bu işte bir terslik olduğuna kanaat getirdim fakat şimdi öyle bir girdaptayımki ne yapsam kar edemiyorum kime inanayım en iyisi ben RABBİMDE KALAYIM VE SADECE ONUN HÜKMETTİKLERİNİ YAPAYIM diyorum kalbim bunada razı gelmiyor doğruları bul ve çıkar herkese anlat diyor bu seferde bilgim dar yetmiyor ne yapacağım bilemedim bu kitabı bir televizyon kanalında yasemince diye bir program konuğu (zehirli Sarmaşıklar dizisinin başrol erkek oyuncusunun herkese tavsiyede bulunduğunu izledim merak ediyordum facebook ta ilgi alanıma yazarken kitabın adını girdim ve ALLAH sizden razı olsun bana döndünüz belki bu benim ilk adımım olur sizlerden cesaret alırım ve ufkumu genişletirim ve belki anlatmaya bile geçebilirim herkese neyse okuduklarım aklıma yattı fakat daha fazla bilgi için kitabı alacağım .Göz nurunuza sağlık olsun inşallah ağrıtmamışımdır hakkınızı helal edin. Nedret Turgut

    1. belgelerlegercektarih Avatar

      @ nedret turgut, Eyvallah

  2. Kurtovic Avatar
    Kurtovic

    Sevr I imzalayanlar mi dini bu kadar savunuyorlar ?
    Senin olmayan bir toprakta dinini ne kadar yasar be yasatirsin ?
    Bunlar sadece mevkii be makamin pesinde olan ingiliz isbirlikcileridir
    Manda fikriyle ingiliz in kucagina oturup dinini yasayabilecek be yasatabileceklermiydi halka ?
    Ya da sadece kucaginda oldugu kisilerin istedikleri gibi konusup kuklami olacaklardi ?

    1. belgelerlegercektarih Avatar

      Kurtovic, senin yorumuna benzer en az bir düzine yorum var ve hepsine de cevap verildi. Yine verelim…

      1 – Padisah sevri imzalamadi.

      2 – Bu topraklarda müslümanlarin dinini yasamasi bizzat senin savundugun kisi tarafindan yasaklandi. Ama buna mukabil kurtaramadigimiz bati trakyada din yasaklanmadi. Demek ki senin savundugun kisi yunanlidan daha fazla zulmetti.

      3 – Mevki ve makamin pesinde olanlar M. Kemal’e ilah diye methiye dizenlerdi. Ayrica m. kemal gibi halki aldatanlar ve yaveri oldugu Padisah’a ihanet edenlerdir.

      4 – Manda fikri m. kemalin sivas kongresinde bile vardi. Manda fikri bir esaret anlasmasi degildir. Ama m. kemalin kurdugu devlet bati sömürgesi haline geldi.

    2. sylar Avatar
      sylar

      Cidden bunu ingiliz valisi olmak isteyen birini savunurken yazmıs olamazsın

  3. - Avatar

    Reblogged this on mervesaidoglu.

  4. Bekir ASLAN Avatar
    Bekir ASLAN

    ya arkadaş mustafa kemal ve arkadaşları olmasaydı iç anadolu bölgesinde ordusu olmayan amerika mandası bi devletimiz olacaktı ne kadar bizim olurdu o ayrı mesele yok padişah sevr anlaşmasını imzalamadı diyenler peki ordularımız neden silahlarını düşman kuvvetlerine veriyordu ve neden ordularımız dağıtılıyodu düşman kuvvetleri kafasına göre istediği yeri neden işgal ediyodu güneydoğuda fransızların akdenizde italyanların marmarada ingilizlerin vs. ne işi vardı

    1. belgelerlegercektarih Avatar

      Bekir. Padisah imzalamadi. Tafsilat burda: https://belgelerlegercektarih.com/2012/07/17/padisah-vahdettin-sevri-imzaladi-yalani/

      Gelelim diger hususlara. Silahlari kimse teslim etmiyordu. Karabekir, Ali Fuat, Cemal pasalar anadoluya ordularinin basina gecmisti. En son m. kemal gitti. Isgalin sebebi m. kemalin padisaha tavsiye ettigi adamin imzaladigi mondros ile oldu. ve m. kemal bu adami ankarada basbakan yapti. Yani isgallere sebep olan adami bir nevi ödüllendirdi. Cünkü mondros ile osmanlinin elini kolunu baglamis oldular. ve osmanli resmi olarak silahli direnis yapamazdi. Mecburen gayri resmi olarak anadoluya bir padisah vekili gönderip halki teskilatlandirmasi gerekirdi. Bunu da m. kemale yaptirdilar ama m. kemal askeri kendine baglayarak osmanliya ihanet etti.

    2. ismail Avatar
      ismail

      işgalciler osmanlıyı kaldırıp mustafa kemali ve ekibini yani sabetaycıları getirmeye geldiler. onlarla bu millete kendi gavur düzenlerini dayayacaklardı öylede yaptılar.sonrada çekip gittiler. kendi yapmak istedikleri herşey m.kamalin eliyle oldu.
      dayım 1980lerin başında atatürk türkiyeyi gavur kanunlarıyla yönettirdi dedi. şikayet ettiler. hakim adamın dediği doğru herkes biliyor öyle olduğunu diyor. şikayet havada kalıyor.
      kimi tutuyorsanız sizde osunuz bu böyledir.

  5. dusunenkim Avatar

    Bahsi geçen mustafa sabri bana göre hayindir. Atatürk’ün yaptıklarını görmezden gelmeniz sizin ayıbınız üstelik serv’i padişahın imzalamadığını söyleyerek cahil yada art niyetli olduğunuz çıkıyor. Lütfen insanları artık yanlış bilgilendirmeyin bu ne sizin hayrınıza nede milletin çünkü ülkemizde hiçbir müslüman ülkede olmadığı kadar ibadethane, cami, kuran kursu ve imam hatip okulları var bu yıllardan beri böyledir ülkemizin nüfusu arttıkça onlarda artmıştır, boşuna özgürce ibadet ettiğimiz ülkemizin altını kazımayın. Artık bıktık sizden dönün yönünüzü yüce rabbime af dileyin ah te vefasızlığınız için…

    1. belgelerlegercektarih Avatar

      dusunenkim. biraz oku ve düsün. düsünen kim diye kendini tanitmissin bir de… Evvela sevr yazmasini ögrenmelisin. Sonra bunun Padisah tarafindan imzalanmadigini ögrenmelisin. Padisah imzaladiysa imzasini getirin. Hodri meydan. getiremezsiniz cünkü yok. Sizi kandirmislar. Sizi adam yerine koymadiklari icin kandiriyorlar. Burada tafsilat var: https://belgelerlegercektarih.com/2012/07/17/padisah-vahdettin-sevri-imzaladi-yalani/
      .
      Bugün ibadetimizi yapabilmemiz m. kemalin sayesinde degil, ona ragmendir. Ezan-i Muhammediyi yasaklamis, hacca gitmeyi yasaklamis, Kur’an okumayi yasaklamis, din derslerini yasaklamis, Imam hatipleri kaldirmis bu adam. Hala yalanlarla uyutuluyorsunuz. Din derslerini ve Imam hatipleri kaldirdigina dair yazi icin buraya tiklayin: https://belgelerlegercektarih.com/2012/06/14/m-kemal-ataturk-din-derslerini-ve-imam-hatipleri-kaldirmadi-yalani/

  6. İlyas Kara Avatar
    İlyas Kara

    Karısı tarafından bile vatan hainliği ile suçlanan bir vatansızı savunmaya kadar getirebiliriz işi.
    Bu ülkenin Cumhurbaşkanı bile Atatürkçü oldu,siz hangi çağda yaşıyorsunuz?

    1. belgelerlegercektarih Avatar

      Ilyas, sen cumhurbaskaninin sözlerini bir daha dinle, ama dikkatlice…

  7. İlyas Kara Avatar
    İlyas Kara

    M. Kemal derken neyi kart ediyorsunuz,lütfen izah eder misiniz?

    1. belgelerlegercektarih Avatar

      Ilyas… Kardesim… Sana baska mesguliyetler tavsiye ederim.

  8. Erhan Ar Avatar
    Erhan Ar

    Gercek tarihe bak!!! Once Turkce yazmayi ogren, sonra uydurma bilgilerle tarihi yaz, belki bir kac kisiyi kandirirsin, Padisah Sevr’i imzalamamis? Yunan krali mi imzaladi? Turkiye nasil isgal edildi o zaman?

    1. belgelerlegercektarih Avatar

      @Erhan. Eger Padisah imzaladiysa buyur imzasini getir. Buyur mecliste kabulünü getir, Yok böyle bir sey. Yalan… Türkiyenin isgali, m. kemalin filistin cephesinden kacmasi, pardon “geri cekilmesi” üzerine Adanaya kadar gelip oradan Padisaha telgraf cekmesiyle tavsiye ettigi kisilerin hükümet kurup mondrosu imzalamasiyla olmustur. Yani m. kemalin Padisaha tavsiye ettigi adam mondrosu imzaladi. Ve isgal mondrostan sonra gerceklesti. Biraz okuyun ya hu… Bu linkte tafsilat var: https://belgelerlegercektarih.com/2012/07/17/padisah-vahdettin-sevri-imzaladi-yalani/

    2. Erkan Avatar
      Erkan

      Ankara Hamamönü’ ne Ulucanlar denmesine neden olan durum kurulan idam sehpalarıdır.
      Koca İmparatorluk mirasını inkılap şarlatanlığıyla ayaklar altına alan şapka takmak, Cepheye tüm varını yoğunu gönderip, aç kalmaya razı olan bir milletle dalga geçercesine ilk iş balo düzenlemek (İzmir’ de bir yılda 12414 içkili danslı eğlence tertip edildi), Tekel Fabrikası açılışında Sabiha Gökçen’ i kucağına oturtup (8-9 yaşlarında) Rakı içermek İslam’a ve Halka ihanet değil midir.
      Bu halk mücadele boyunca Dua etti, yemedi cepheye gönderdi onlar ilk iş Dini yok etmek, ahlakı yok etmek ve Alimlerle dolu bir milleti cahilleştirmek için kolları sıvadılar. ANKARA ULUCANLAR’dan POLATLI’ ya kadar dar ağaçlarında insanları astılar.
      Bu ülke işgal altında kalsaydı ne olurdu?
      Vallahi bunların yaptığından fazla bu halka zulüm edilmezdi. Sistem zaten kafirlerden taklid, Medeni (!) Kanunlar desen içler acısı. Kısaca efendileri işgal etseydi başları ağrımasın diye bir çok şeye müsamaha gösterirler ama bunlar efendilerine biz sizin adınıza sizden daha iyi yaparızı ispatlamak için her türlü zalimliği kahraman kisvesi altında kalkıştılar

  9. sylar Avatar
    sylar

    Matrix filmi gibi değilmi her ne kadar tersden işlenmiş olup iblis savunsada orada yaşanan tamamen bu ortada bir kurulu birde gerçek olan tarih var ama insanlar çıkmak istemiyorlar yalan tarihin kurgunun içinden bir insan önce kendine şunu sormalı neden tarihimi araştırmaya kalkınca koruma kanu nu ile karşılaşıyorum neyi kimden koruyor

Bir Cevap Yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Blog at WordPress.com.